In The Flesh ile yola devam…

tumblr_n56939BGoh1qhwwymo1_500

In the flesh 2. sezonuyla resmi olarak dün, benim için ise yaklaşık 10 dakika önce bitmiş oldu.İlk sezonun kısalığının aksine bu sezon 6 bölüm yaparak beni ve benim gibi dizinin
hayranlarını çok mutlu ettiler.İlk sezonda olduğu gibi 2. sezonda da bir ölümle kapattık finali.Gerçi bir zombi dizisinden de ellerinde çiçeklerle şarkı söyleyen insanların olduğu bir sezon finali bekleyemezdik ya o ayrı.Zombi yapımlarını sevdiğim bir gerçek ama o naif bakışlı, masum duruşlu ve sekeleyerek yürüyen Kieren’ı sevmeyen gerçekten ölsün ve bir daha dirilmesin lütfen.Bu kadar uygun bir başrol oyuncusu seçemezlerdi herhalde.Bir de her şeyden uzak durmak isterken bütün belaların gelip bunu bulması çok acı.Geçen sezon sevdiceği gözleri önünde can vermiş ve biz fanileri bu sezon tekrar dirilir düşüncesi -veya umudu- ile baş başa bırakmışlardı.Ancak bu sezon her ne kadar ana tema ikinci diriliş olsa da buna yönelik hiç bir şey görmedik.

tumblr_n6w5mz34VC1qe2mdmo1_500

İkinci diriliş için izlenmesi gereken “prosödür” göz önüne alındığında zaten gerçekleşsin de istemem.Hem artık Kieren’ın hayatında babalar gibi bir Simon var ki, onu ilk gördüğüm anda sevinç çığlıkları atmadan duramadım.Malumunuz kendisi Emmett J. Scanlan olup, vakti zamanında Hollyoaks’ta Brendan Brady karakterini canlandırmış ve bir dönem benim vazgeçilemez karakterim olmuştu.Onu o kadar iyi oynadı ki, bu adamı bir daha başka bir role yakıştırabileceğimi düşünememiştim.Aslında yalanım yok, Simon karakterinde de az olsa onun etkilerini gördüm, ya da ben neyi oynasa hep Brendan’ı göreceğim için olsa gerek arada ki farkı pek de anlayamadım.Neyse bu sezonda kendileri ilk sezonda yaşadığı hayal kırıklığının arkasından şehri terk eden Amy ile tekrar kasabaya dönen gizemli yabancıyı oynadı.

tumblr_n58h0hK0aM1qd8wmfo1_500

 

Nedir bu adam, kimdir, neden Amy’le geri geldi ve bu kasabada ne arıyor; ona güvenmeli mi yoksa şüpheyle mi bakmalı derken esasında bu sezonda yaşanan onca olaydan sonra bu soruların cevapları fazla beklemeden kendini gösterdi.Özellikle 5. bölümde Simon’ın dirilişten sonra tedavi merkezinde başından geçenleri izledikten sonra ona haklı bir sempati duymaya başladık bile.İlk sezon Kieren için yuvaya geri dönüş ve ortama, ailesine tekrar uyum sağlama, bu arada uğruna can verdiği sevdiceği ile yeniden karşılaşma olarak geçerken; artık bu sezonda Kieren ve toplumun bakış açısındaki değişime şahit olduk.Kieren kendisini yeniden tanıma ve “yaşamak” için uğraş bulmaya çalışırken,içinde yaşadığı toplum onu da çok yakından etkileyebilecek bir dönüşüm sürecinde sancılarını yansıttı.Kibar adıyla Yarı Ölü Sendromlu diye tabir edilen bu “canlı ve hisseden” zombilerin toplum içinde ki “gerçek yaşayan insanlardan” nasıl ayrı tutulduğu ve onların bir şekilde yok sayılmaya başlandığı bir politikanın rüzgarları bizim ilk dirilişin gerçekleştiği kasabanın kapılarına kadar Miss Martin adı altında geldi bile.

tumblr_n5gmneEH0s1qm5d8ko2_500

Ve her şey daha iyiye gidecek derken, Kieren ve diğerleri için yokuş aşağı bir serüven başladı.Bu sezonda özellikle her iki tarafın bakış açısı sunulurken, artık cephelenmeye başlamış karşıt taraflar diğer sezonlarda daha da kızışmış mücadeleleri gösterecek herhalde bize.Ve ben açıkçası bütün bunları bir kenara bırakıp sadece Kieren ve Simon’ı izlemek istiyorum, çok mu yani.Simon kasabayı terk etmeyeceğini söyledi ve şimdilik bizimkiler yan yana, ama ilerleyen bölümlerde Simon’ın gerçek niyetini anlayan Kieren bakalım nasıl tepki verecek.Ve açıkçası ben dahi o mezarlık sahnesinde Simon’ın elinde ki bıçağı gerçekten “aktif” olarak kullanacağını sandım.Çünkü şimdiye kadar Kieren’a karşı yaklaşımı hep görev bilinciyle oldu, ona karşı bir duygu hissettiğine dair bir delil göremedim daha.Yanında kalma kararını da hala onu korumak adına vermiş olabilir.İşin içinde bir kıyaslama olmasa belki ikisini daha çok yakıştırırım ama ilk sezonda Kieren’a attığı duygu dolu bakışlarla gördüğümüz Rick’ten insanın aklına Simon açısından hala soru işaretleri geliyor.

tumblr_n5gmneEH0s1qm5d8ko7_500

Bende iyi kaynana kıvamına girdim valla, bakışlardan konuşuyoruz daha ne olsun.Bir de Kieren’ın kız kardeşi Jem hakkında bir iki kelam etmek isterim; tamam anladık kimsenin fark etmediği bir travma altındasın, hayatınla ve kararlarınla alakalı ne yapacağını bilmiyorsun ama yine de bu kadar iki arada kalınmaz ya.Bir tarafta ölümden geri döndüğüne sevinmen gereken kardeşin var, diğer tarafta onun türünü yok etmek gerektiğini söyleyen zihniyet.Ve sen hala ikilemde kalıyorsun, kardeşini yok sayabilecek kadar.Geçen sezonda kendisini sevmemiştim, bu sezonda sevmiyorum,Belki ilerleyen bölümlerde “yardım aldıktan” sonra kendine gelir ama bilmiyorum, izleyip göreceğiz.Çok hızlı geçip giden bir sezon oldu, umarım 3. sezon için uzun zaman beklemek zorunda kalmayız,şimdilik bakışlarıyla papatyaya benzettiğim Kieren görüşmek üzere. -Ne acayip insan oldum ben, o nasıl bir tasfirdi öyle-

 

2 replies to “In The Flesh ile yola devam…

  1. Çook güzel bir yorum olmuş, ama ben bu ikisini çok seviyorum ve bir sonraki sezonda o kayıp hissi verebileceklerine inanıyorum:D

  2. @melek

    Umarım bende öyle bekliyorum, ama ne olursa olsun izlenmeye değer çok güzel bir dizi..

Yorum bırakın

close-alt close collapse comment ellipsis expand gallery heart lock menu next pinned previous reply search share star